19.Ulusal Turizm Kongresi, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen açılış programı ile başladı.

Sağlık Turizmi ana temasıyla düzenlenen kongrenin açılış oturumuna Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, 19. Ulusal Turizm Kongresi Dönem Başkanı Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser, İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Tanır ve AKÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şuayip Özdemir ile birlikte çok sayıda akademisyen, sektör temsilcisi ve öğrenciler katıldı.

93 bildiri sunulacak

Kongrenin açış konuşmasını yapan AKÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şuayip Özdemir, Ulusal Turizm Kongresinin 1999 yılından beri yapılan en geniş katılımlı ve prestijli turizm kongresi olduğunu belirtti. AKÜ Turizm Fakültesi olarak kongreyi almak için 2016 yılında aday olduklarını söyleyen Özdemir, “Aday olmak için ilimiz yöneticilerinden referans almıştık. Kongrenin teması olarak da Afyonkarahisar ile özdeşleşen bir tema olması nedeniyle sağlık turizmi temasına karar verildi. 2018 yılı Haziran ayı itibari ile bildirileri kabul etmeye başladık. Yaklaşık 120 bildiri elimize ulaştı. 120 bildirinin içinden hakemlik sürecini tamamlayarak 93 bildiri kongre otelimizde dinleyicilerin dikkatine sunulacak” diye konuştu.

Afyonkarahisar İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Tanır ise turizmin birçok bileşenleri olan bir sektör olduğuna vurgu yaptı. Ulusal Turizm Kongresinin Afyonkarahisar’da yapılmasının önemine değinen Tanır, “Bu kongre turizmin başkenti olan ve termal turizmin başkenti olarak bilinen Afyonkarahisar için önemli bir katkı sağlayacaktır. Ulusal anlamda da bilimsel verilerin analiz yayınlarının yapılması ve vizyon oluşturmasında önemli rol oynayacaktır” dedi.

“Afyonkarahisar için termal 6 harften daha çok şey ifade ediyor”

Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser ise Afyonkarahisar’ın son 10 yılda yaptığı atılımlarla termalin başkenti olduğunu belirterek, “Afyonkarahisar için termal altı harfli kelimeden çok daha fazla şey ifade etmektedir” dedi. Serteser, termalin Afyonkarahisar’daki kullanım alanları ile ilgili olarak ise “Termal ilimizde konutların ısıtılmasında, teknolojik seralarda, elektrik enerjisi üretiminde ve en önemlisi turistik tesislerimizde kullanılmaktadır. Termal, şehrimizin gelişimindeki en önemli lokomotifi olmuş durumdadır” diye konuştu. Serteser, Afyonkarahisar’ın sağlık turizminde merkez olma yolunda ilerlediğini gördüklerini belirterek, “Bu konuda şehrimizde kurulmuş olan valiliğimiz, belediyemiz ve şirketi, ticaret odasının ortak olduğu Afjet AŞ’nin önemli bir rolü olmaktadır” ifadelerini kullandı.

 “Afyonkarahisar termal turizmin lokomotif destinasyonu”

19.Ulusal Turizm Kongresi Dönem Başkanı Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ise Ulusal Turizm Kongresinin Türkiye’nin en köklü turizm kongresi olduğunu ve bazı yıllarda kesintiye uğrasa bile 1999 yılından beri sürdürdüklerini belirtti. Ana teması sağlık turizmi olan kongrenin AKÜ ev sahipliğinde yapılmasının önemine değinen Karamustafa, “Afyonkarahisar, sağlık turizminin üç temel bileşeninden birisi olan termal turizmin ülkemizdeki lokomotif destinasyonlarından birisidir. Prof. Dr. Mustafa Solak’ın da sağlık turizmine ciddi katkılarının 2012 yılındaki Sağlık Turizmi Kongresi ile olduğunu biliyoruz. Bu anlamda AKÜ’nün bu kongreye bu ana tema ile ev sahipliği yapmasını son derece önemli görüyoruz” diye konuştu.

Turizmden daha fazla gelir elde edilmesi için farklı turizm türlerine yönelmenin gerekliliğine değinen Karamustafa, şöyle konuştu:

“Ülkemizde ana turist ürünü niteliğinde olan, deniz-kum-güneş odaklı turizm elbette ki bizim çekirdek ürünümüz ve bu ürün gelişerek devam da etmeli. Biz 2013 yılında Kayseri’de inovasyon temasıyla yaptığımız kongrede vurguladığımız üzere; turizmden daha fazla gelir elde edebilmemiz için başta sağlık turizm olmak üzere farklı turizm alanlarına yönelmek zorundayız. Sağlık Bakanlığımızın bu konuya vermiş olduğu önem de aşikârdır. Türkiye gerek hekimlerin niteliği gerek sağlık altyapısındaki gelişim, değişim ve dönüşümlerle sağlık turizmi alanında rekabet edebilecek duruma gelmiştir. Ama maalesef tanıtım eksikliğinden hak ettiğimiz payı sağlık turizmi alanında alamamaktayız.”

“Üniversiteler şehirlerin vizyoner kuruluşlarıdır”

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ise turizm ile ilgili sunumunun yer aldığı panel öncesi yaptığı konuşmada AKÜ ile ilgili bilgiler verdi. 1992 yılında kurulan üniversitenin 43 bin 800 öğrenci, bin 100 akademisyen ve bin çalışan ile her yıl büyüdüğünü ifade eden Solak, “Büyüdükçe bağrımızdan iki üniversite de kuruldu. 2006 yılında Uşak Üniversitesi ve geçtiğimiz Mayıs ayında da AFSÜ kurulmuş bulunmaktadır. İçimizde tematik kampüslerden birinde de bu üniversitemiz Türk yükseköğretiminde yerini almış bulunmakta” dedi. Solak, “Üniversiteler şehirlerinin vizyoner kuruluşlarıdır. Öne çıkıp; teknoparklarıyla, araştırma enstitü ve merkezleriyle ve 80 bilim disiplini içerisindeki öncelikli 28 bilim alanıyla topluma yön vermeye çalışan ve özellikle inovasyon çalışmalarını başlatan kuruluşlardır. Turizm de bunlardan birisidir. Bu nedenle AKÜ belli tematik alanlarda çalışmalara devam edecektir” şeklinde konuştu.

“Afyonkarahisar tarih turizminde de önemli yere sahip

Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz ise Afyonkarahisar’ın turizm alanında ön planda olan değerlerin deniz dışında hepsine sahip olarak bu alanda ender şehirlerden birisi olduğunu kaydetti. Afyonkarahisar’ın sağlık turizminde öncü bir şehir olması dışında tarih turizminde de ilk akla gelebilecek şehirlerden birisi olduğu dile getiren Tutulmaz, “Tarih denince Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temeli bu topraklarda atılmıştır. Büyük Taarruz burada başlamıştır, ülkemiz için, devletimiz için, milletimiz için çok önemli bir merkezdir. Çanakkale ne kadar önemliyse Afyonkarahisar da tarihimiz için bu denli önemlidir. Tarih turizmi açısından vazgeçilmez yerlerden birisidir. Şuanda bazı illerde tarihi konakların turizme kazandırıldığı söylenir. Bunlara bakarsanız birkaç konaktan ibarettir. Ancak Afyonkarahisar’daki tarihi konaklar mahalle bazındadır. Mahalleye girdiğiniz anda tamamen tarihi konaklar ile karşı karşıyasınız. Bu zenginlik bile bizim tarihi kültürel değerlerimizin turizme kazandırılması için önemlidir” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından geçilen Sağlık Turizmi panelinin ilk sunumunu AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak gerçekleştirdi. Turizm sektörünün bazı ülkelerde gayri safi milli hasılanın yüzde 9’una kadar etkili olduğunu söyleyen Solak, “Önemli ülkelerde her 11 kişiden biri bu alanda çalışıyor. Dünya ihracatının yüzde 6’sı ila yüzde 9’u turizm sektöründen besleniyor. 3,2 trilyon bazı yerlerde 3,7 trilyon oranında önemli bir pazar var. Her yıl turizme katılanların sayısı yüzde 4 oranında artıyor ve gelişmekte olan ülkelerde yüzde 30 iken gelişme 2030 yılında yüzde 57 olması bekleniyor. Bu da bu trendi gösteriyor. Özellikle 2030’da bakacak olursak 1,8 milyar dolarlık bir beklenti söz konusu” diye konuştu.

“Pastanın yüzde 50-55 oranı Avrupa tarafından alınıyor”

Amaca göre turizm hareketlerinden bilgiler veren Solak, “Yüzde 53’ü eğlence, dinlenme, tatil yüzde 27’si sağlık ziyareti. İkisini topladığınız zaman özellikle Afyonkarahisar için ve Afyonkarahisar ile benzer konumdaki Denizli, İzmir, Yalova, Balıkesir gibi iller için önemli rakamlar. Yani yüzde 60-70 oranına talip olmamız gerekir. Diğerleri de bunun tamamlayıcısı. Ama uluslararası turist sayılarının hareketine baktığımız zaman Avrupa hep önde. Yıllara göre rakamlar hep artıyor. Sonra Asya ve Pasifik ülkeleri ve Amerika diye gidiyor. Yani pastanın yüzde 50-55’i Avrupa tarafından alınıyor ”dedi.

“Türkiye’de 12 ay turizm imkanı var”

Türkiye’de 12 ay turizm imkanı olduğunu belirten Solak, “2017 yılına göre 4 bin 848 tesisimiz var. Bir milyon 191 bin yatağımız, 38 milyona yakın uluslararası ziyaretçi gelmiş. 26 milyar dolayında da gelir sağlamışız. Türk Hava Yolları gibi güzel bir kazancımız var. 120 ülkeye 299 şehre, 302 havalimanına ulaşabiliyoruz. Yabancı ziyaretçi ve yurtdışında ikamet eden vatandaşlarımızın ziyaret durumlarına göre 2017 yılı üzerinden gidim. 37 milyon demiştim diğer ziyaretçi. 26 milyarlık bir gelir. Ortalama harcama 681 dolar. Yabancıların harcaması daha az, 630 dolar. Yurtdışındaki vatandaşlarımız burada daha fazla para harcıyorlar” dedi.

“Turizm sektörü birbiriyle ilintili”

2000-2017 yılları arasında turizm işletmeli konaklama merkezlerinde doluluk oranları hakkında bilgiler veren Solak, şunları söyledi:

“2000-2017 yılları arası yüzde 38-51 arasında oynamış. 2016 yılında bir duraksama olmuş. 2017 yılında tekrar toparlamışız. Yıllara göre konaklama süresinde ise kaybetmişiz. 2.7 düşmüş gün itibariyle. Küresel turizminde alt segmentlerden 10 tane segment var. Sağlık turizmi bunlardan bir tanesi, medikal bunun bir alt segmenti ama kültürel turizm, spor turizmi, inanç turizmi gibi bu 10 segmenti unutmamız gerekiyor ve birbirleriyle ilintili olduğunu değerlendirmemiz gerekiyor. Sağlık turizmi pazarında talep genellikle 5 grupta değerlendiriliyor. Biz bunda hangi topta hangi dairede yer almak istiyorsak ona göre yapılanmamız gerekiyor. Tatilde tedavi edilenler var, yalnızca medikal olarak hasta olanlar var. Tatil yapan hastalar var. Diyaliz hastası geliyor Antalya’da İzmir’de tatil yapıyor. Tatil ve tedavi amaçlı turist var ve bir de yalnızca turist var. Hepsi birbirine entegre yüzde oranları değişik. Biz bunları bilerek ildeki yapılanmamızı, organizasyonlarımızı ona göre yapacağız. Sağlık turizmi gelir getirme ve katma değerinin yüksek oluşu nedeniyle diğer turizmlere göre öncelikli hale geldi. Küresel turizmde yıllık büyüme yüzde 4 oranında artarken sağlık turizminde bu yüzde 10’a yaklaştı. Bir sağlık medikal turisttin getirisi illere göre değişmekle beraber 12 ila 17 turistin getirisine bedel. Sağlık turizminde yüzde 20-25 oranında büyüme bekleniyor.”

2020 yılında termal turizm geliri 808 milyar dolar

Küresel olarak termal turizminde 563 milyar dolarlık bir pasta olduğunu ifade eden Solak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2020 yılında yüzde 50 artışla 808 milyar dolarlık bir kapasiteden bahsediyoruz. Buna dikkat etmemiz lazım. Otellerimizin belgeli turistlik veya belediye belgeli tesislerimizin dikkat etmesi lazım. Hem turizm hem de sağlık turizmi yönünden Türkiye’ye bakalım. 81 milyon nüfus. Ekonomik olarak hızlı gelişen 4. Ülkeyiz. Büyüme hız ortalamamız 5,7, en büyük 16. Ekonomiye sahibiz. Dünya turizm pazarında yüzde 3,7 Avrupa pazarında ise yüzde 7,1’lik paya sahibiz. En çok ziyaret edilen 6. Ülkeyiz. Turizm gelirlerinde 11. Sıraya geriledik ama 2016-2017 yılını toparlamaya çalıştım. 2016 yılında 31,3 milyon turist, 22,1 milyar dolar gelir elde ederken 2017 yılında yukarı sıçramışız. 37.9 milyon turist ve 26 milyar doları geçen bir döviz girdi sağlamışız. 2016 yılında ülkelere göre turizm geliri dünya ortalaması bin 100 dolar iken ülkemize gelen ziyaretçilerde 2016 yılında 705 dolar 2017 yılında ise 630 dolar olduğunu kayıtlardan aldım. Ama bölgemizde hala sağlık alanında lideriz. Türkiye wellness turizminde 18. Sırada bunu yukarı çekmeliyiz.”

Termal ve termal sağlık turizmi kavramlarının çok karıştırıldığını söyleyen Solak, iki kavramı şu şekilde açıkladı:

“20 santigrat dereceden daha sıcak ve içerinde çeşitli mineraller barındıran jeotermal suların temizlik, dinlenme, zindeleşme amacıyla içinde termal tesislerinde bulunduğu turizm türüdür. Diğer adıyla bu welness turizmi sağlık ve refahı teşvik etmek amacıyla fiziksel ve psikolojik faaliyetler yapılmasıdır. Bu yönüyle medikal turizminden farklılık gösterir. Termal sağlık turizmine gelince termal suların yöredeki çevre ve iklim faktörleriyle birlikte insan sağlığına olumlu katkı sağlamak üzere doktor kontrolü, gözetimi ve programı altında fizik tedavi, rehabilitasyon, egzersiz, psikoterapi gibi uygulamalarla birlikte sunulan çoğu kez rehabilite edici sağlık hizmetleridir. İkisinin arasındaki farkı unutmamalıyız. Termal ve Termal sağlık turizminin alt segmentleri ise termal turizm, spa turizmi, sağlık tatili, kaplıca ziyaretleri, fitness ve güzellik bakımı ile sağlık çiftlikleri sayılabilir.”

2030 yılında 60 yaş üstü dünya nüfusu 1,3 milyara ulaşacak

İleri yaş turizminin önemli bir güncel konu olduğunu belirten Solak, şöyle dedi:

“Küresel ölçekte yaşlı nüfusun genel nüfusa oranla daha hızla büyümesi bekleniyor. Altmış yaş üstü nüfusun 2030 yılında 1,3 milyara ulaşması bekleniyor. Çin, Hindistan ve ABD en yüksek yaşlı nüfusa sahip ülkeler olacak. 60 yaş üstü insanlar yaklaşık olarak diğer yaş grupları kadar seyahat etmekte ve sayıları da giderek artmakta ileri yaşlı turistler ana turizm destinasyonları için doluluk oranlarını ve turizm çeşitliliğini arttırmak için iyi bir seçim” diye konuştu. Afyonkarahisar ve Denizli için ileri yaş turizminin iyi bir seçim olduğunu ifade eden Solak, “Bu turistlerimiz sezon sonu ve sezonun daha az kalabalık zamanlarını tercih ediyorlar ve tatillerinde ortalama bir turistten daha fazla da harcıyorlar. Yeni tesisler kurup buradan da katma değeri yüksek gelirler elde etmeliyiz. Dünya’da yaşlanma yüzde 2,1 dolayında ama genel nüfus artışı yüzde 1,2 yani yaşlıların sayısı doğumun 2 katına yakın. Dünya’da yaşlı nüfus ortalaması 8,3 Türkiye bunun biraz üzerinde 8,7 sanırım 7,2 milyon dolayında yaşlımız var. Bu 2030’da 12 milyona doğru gitmesi bekleniyor.”

Dünya’da 2 bine yakın termal sağlık merkezi var

Dünya’da son dönemde termal sağlık turizmine ve tesislerine ilginin giderek artığını belirten Solak, şunları söyledi:

“Birçok hastalığın tedavisinin yanı sıra iyi bir dinlenme ihtiyacıyla termal tesislerde konaklama giderek artıyor. Yine Dünya’da hastalıkları doğal yollarla iyileştirme eğilimi de artıyor. Birçok ülkede ve o ülkedeki tesislerde bu tesislerin içinde de tamamlayıcı tıbbın uygulamaları da yer aldığı için bu cümle zikrediliyor. Diğer taraftan dünya nüfusunun hızla yaşlanması, sağlıklı yaşlı nüfusa sunulan hizmet çeşitliliği, maliyetlerin artması bir de önemli olan insanların sağlıklı yaşlanmaları için orta yaşlardan itibaren sağlık turizmi kapsamında hizmetlerden yararlanma ve sağlıklarını korumak için programlara katılıyorlar. Bunlarda Avrupa Birliği ülkelerinde teşvik ediliyor. Bunlar termal ve termal sağlık turizmine ilgiyi artırıyor. Bir diğer madde ise insanların değişik yerde tedavi olmak istekleriyle, tatil yaparken, dinlenirken tedavi olmayı da tercih etmeleri de sağlık turizminin gelişimini müspet yönde tetikliyor. Sağlık turizminde olduğu gibi termal sağlık turizminde de turistlerin tercih nedenleri var. Bunlar; ödenebilirlik, erişebilirlik, uygunluk, hizmet kalitesi, güvenilirlik, hizmet çeşitliliği, mahremiyet ve imkanlar. Marka değeri için bunlara dikkat etmek önemli. Dünya’da 2 bine yakın termal sağlık merkezi var. Bin 200 yakın 5 yıldızlı spa merkezi var ve 1,5 milyona yatak kapasiteli yaşlılara yönelik merkezler var. Türkiye’ye termal sulara baktığımızda iklim, fiyat, güvenlik ve ulaşım açısından çok önemli bir avantaja sahibiz. Medikal turizminde olduğu kadar spa ve wellness, kaplıca, ileri yaş ve spor turizmi açısından avantajlı bir konumumuz var. Buna dikkat etmek durumundayız ayrıca coğrafi yakınlık, ülkelerinde bulunmayan doğa ve iklim şartları nedeniyle ve kültürel benzerlik faktörleri de göz önüne alındığında Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleri içinde önemli bir termal turizm destinasyonuyuz. Biz bu kaynaklar açısından dünyada yedinci. Avrupa’da birinci sıradayız. Sularımız doğal çıkışlı, bol verimli, maden değeri yüksek, kükürt, rado ve tuz bakımından en zengin ülkeyiz. Sıcaklıkları 20-120 santigrat derece arasında. Debileri ise 2-500 litre bölü saniye arasında değişen bin 500’den fazla kaynağa sahibiz.”

Sağlık turizmi termal turizmin bir parçası

2023 yılı hedeflerine bağlı olarak Troya, Frigya, Aphrodisia bölgelerinin termal ve kültür temalı bölgesel varış noktası olarak geliştirileceğini söyleyen Solak,  “Resmi politika, termal ve kültür turizmi kapasitesinin alternatif turizm türleriyle buluşturulması. Yani entegre turizminden bahsediyoruz. Sağlık turizmi, termal turizmin bir parçası diğerleriyle entegre ettiğimiz takdirde daha fazla gelir elde etme şansına sahibiz. Yine yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkili hale getirilecek diyor alınan karar. Öncelikle 4 bölge termal turizm master planı olarak hazırlanacak ve bu bölgelerde termal turizm merkezleri belirlenecek, termal turizminin altyapı ve üst yapısına yönelik stratejiler hayata geçirilecek ve termal tesisler bir kompleks halinde planlanarak otel, kür merkezleri, yeşil alanları, koşu ve gezi parkurları destinasyon olarak belirlenen bölgelerde bunlar düzenlenecek” dedi.

Afyonkarahisar’ın Frigya Turizm Merkezi içerisinde yer aldığından önemli doğa ve kültür turizm potansiyeline sahip olduğunu belirten Solak, konuşmasına şöyle devam etti:

“Kültür turizmine yönelik potansiyel, kazı, restorasyon, alan düzenlemeleri ve benzeri çalışmalarla turizme kazandırılacak. Bölgede kültür ve turizme ek olarak turizm çeşitliliğinin sağlanması için golf alanının planlanmasına kadar hedefte bunla tarif ediliyor. Ayrıca bölgede yer alan ufak çaplı kanyon, gölet, baraj ve benzeri değerlerin doğal doğa ve macera turizmi kapsamında düzenlenecektir. Bölgenin diğer turizm türleriyle entegrasyonu sağlanacak. Frigya turizm gelişim bölgesinde ulaşım bağlantılarının çeşitlendirilmesi ve niteliklerin yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapılarak büyük çaplı termal turizmleri kurulacak. Türkiye zengin bir yapıya sahip. 4 ana destinasyondan toplanıyor. Her destinasyon kendine özgün iklim ve bitki örtüsüne sahip ve her destinasyonda farklı termal özellikleri var. Her termal su aynı tanımda, aynı içerikte değil. Afyonkarahisar birinci etapta termal turizm kentleri ve bölgesinde yer alıyor. Yüksek Planlama Kurulu bu kararını 1993 yılında bir kanundan esinlenerek çıkarmış. Bizim termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanma dışında; insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı tüm yıl boyunca hizmet verebilecek tesisler oluşturmak hedeftir. Bir markalaşma ve tanıtım boyutu kazanılması bu çalışmalarda isteniyor. Bunu yaparken de kür parkı, kür merkezi, konaklama entegrasyonu sağlayan uluslararası standartlarına sahip tesislerle turizm sayısı ve turist gelirlerinin arttırılması hedefleniyor. 2018 yılında termal sağlık turizminde orta banda bakacak olursak. 100 bin yatak, 1,5 milyon turist 600 bini tedavi amaçlı olmak üzere 3 milyar dolar beklenti vardı. 2023 hedeflerimiz ise 500 bin yatak, 15 milyon turist, dünyanın en önemli Avrupa’nın ise birinci termal destinasyonu olmak.”

Afyonkarahisar’ın termal şehir açısından Türkiye turizm stratejisi 2023 şartlarını taşıdığını kaydeden Solak, “Onuncu 5 yıllık kalkınma planında kümelenmeye de uygun bir bölge. Oteller, hastane ve spor tesislerinin yer aldığı bir kümelenme Kalkınma Bakanlığının olmazsa olmaz bir ön şartı olarak gündemimizde. Coğrafi konum olarak yolların kesiştiği bir bölge, otoyol projeleri, 15 havalimanının ortasında ve özellikle otellere 35 km ile 85 km mesafedeki Frigya Termal Turizm Bölgesi dört tane alt merkezden oluşuyor. Bunlar Gazlıgöl, Heybeli, Hüdai ve Ömer Gecek. Şehir merkezinin ağırlığı Ömer Gecek bandında. Belki bazılarınız ilk defa duyacak, bu bölge 1993 yılında 2434 sayılı Turizm Teşvik Kanunu ile turizm merkezi olarak ilan edilmiş. Bu dayanak alınarak yeni maddeler şekilleniyor. Ömer Gecek’te litresinde 5 bin 367 miligram mineral var” diye konuştu.

“Afyonkarahisar’a yabancı turist çok gelmiyor”

Afyonkarahisar’a yabancı turistin çok gelmediğini ifade eden Solak, “Bizim üniversiteler olarak, tesisler olarak, işletmeler olarak yabancıyı çekecek önlem ve altyapıyı gözden geçirmemiz gerekiyor. Kongremizin oturumlarında da gündeme gelecektir bu konu. Yabancı turist ziyaretçi sıralamasında Denizli ilk sırada, yerlide ise Afyonkarahisar ilk sırada. Termal tesislerde konaklamaya baktığımızda ise Afyonkarahisar’a 2017’de bakanlık belgeli tesisler açısından 463 bin, belediye belgeli tesisler açısından ise 128 bin turist gelmiş. Her 4-5 termal turistten 1’i Afyonkarahisar’a gelmiş. Kendi içinde termal turistler açısından kıyaslama yaptığımız zaman belli bir mesafe aldığımızı görüyoruz” dedi.

Afyonkarahisar diğer illerden ayrıştığı noktalar ile ilgili de bilgiler veren Rektör Solak konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Afyonkarahisar’da ve diğer illere baktığımızda hidroterapinin en iyi uygulandığı illerden birisi olduğumuzu söyleyebiliriz. Egzersiz havuzlarımızda, erkek-bayan kaplıca havuzlarımızda, duş uygulamalarımızda, girdap banyosu uygulamalarımızda, spa ve masaj uygulamalarımızda gayet güzel hizmet veriyoruz. Aroma terapiyi devreye koyduk. Üniversite olarak son 3 yılda destek verdik. Aroma terapinin yani uçucu yağlarla masajların ekonomik girdisinin ne kadar yüksek olduğunu işletmeci tesislerimizin yöneticileri biliyor. Bunu daha da yaygınlaştırmalıyız. Bütün otel ve diğer belgeli tesislerde yerini almalı çünkü ekonomik girdisi büyük. Çamur tedavisini de unutmamak gerekiyor. Çok ilgi var ve karşılığında da ilgili hekimlerimizin ifade ettiğine göre güzel sonuçlar alınıyor.”

“Pamukkale için 5 yıl uğraştık”

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak’tan sonra Sağlık Turizmi sunusu gerçekleştiren Kaplıca Kür Hekimi ve Sorumlu Müdür Dr. Turgay Sehil, Pamukkale’nin sağlık kentine dönüşmesi için yaklaşık 5 yıldır yoğun çabalar harcadıklarını söyledi. Sehil, “Aslında bölgesel kaplıca niteliğinde iki tane örnek var. Birisi Afyonkarahisar diğeri de Denizli’dir. Bölgesel termalcilik unsurlarını ele alırken sağlık ve turizm bileşenlerini buluşturan noktaların ne kadar önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Almanya’da yaklaşık 370 tane sağlık kenti var. 6 ay boyunca hastalar dışarı çıkamıyor. Oraya kimse gitmek istemiyor. Bizim bu anlamdaki avantajlarımızın en öne çıkanı iklimimizdir” dedi.

Sadece doğal kaynaklara değil, rehabilitasyonu, termalle bir bütün olarak algılayabilecek sistemlere sahip olunması gerektiğini Sehil, “Biz doğayı, iklimi, yürüyüş alanlarını, ergo terapileri, sosyalleşme alanlarını, alışveriş alanlarını bir bütün olarak nitelendirip yine bir bütün olarak sunabilmeliyiz. Bunun içinde yeşil alan dediğimiz, alışveriş alanı dediğimiz oteller ve sağlık merkezlerini bir bütün olarak planlamalıyız. İnsanlar 3 ay 6 ay tedavi için geldikleri zaman bu bölgede konaklayacakları zaman dışarı çıkabilecekleri yeşili ve maviyi rehabilitasyona katacağımız alanları yaratmayacağımız sürece elimizdeki potansiyelleri tam anlamıyla değerlendiremeyiz” ifadelerini kullandı.

“Sağlık Turizmi” ana teması ile gerçekleştirilen 19. Ulusal Turizm Kongresi, 20 Ekim 2018 tarihinde Korel Termal Otelde düzenlenecek olan gala yemeği ile sona erecek.

18 Ekim 2018, Perşembe 185 kez görüntülendi